23 Kasım 2016 Çarşamba

Öğretmenlerim Üzerine...

Tüm öğretmenlerin Öğretmenler Günü'nü kutlarım...

Benim ilk öğretmenim Fatma Çolak'tı. Orhan Veli'nin Gözlerim şiirini melodili olarak sınıfa söyletişi aklımda. Sonra Ayla Sevindik hocamız... Üç yıl üzerimde emeği oldu. Taşınma nedeniyle ayrılmak çok zor olmuştu. Son ilkokul öğretmenim Nihal Lekesiz ise, aydınlık kavramının somut hali gibi bir imgedir gözümde. Eleştirel düşünceyi karşılayış biçimi, yaklaşımı... Fen bilgisi konusunda bildiğin deney yaptırmıştı, çağ atladığımızı düşünmüştüm...

Ortaokulda, eli ağır Fen'ci Ahmet hoca. Bilgisayarcı Nurgül hoca (hala var mı öyle bi ders?)... Türkçecilerim; Frasızca mezunu Baki hoca, tam da döneminin sıkı Radikal okuyu Bülent hoca... ve orijinal insan; Halis hoca. Son yıl okul bittikten sonra evine gider gelir, tiyatro salonunda isteyen öğrencilere lise giriş sınavında çıkacak konuları anlatırdı. Beden eğitimini Engin Otazca hocamızdan alırdık. Okul futbol takımının bir antrenmanında "fiziğin biraz daha iyi olsa Sergen gibi oynıcan len" diyerek hücum futbolu konusunda beni cesaretlendirmiştir. (NOT: At yarışından anlamıyorum:) Ve tabi, henüz ortaokulda yazdığım şiirleri ve tiyatro skeçlerini okuyup değerlendiren ismini hatırlayamadığım Tiyatro Kolu öğretmenleri; müdür yardımcılarımız Berrin ve Yansev hocalar...

Lisede Hasan Efe... Bu orijinal ve disiplinli öğretmen Karikatürü Düşündüren İnsan, Şiir Çözümlemeleri gibi telif kitapların yazarı olmasının yanında çeşitli ülkelerde ödüller almış bir karikatüristti. Poyraz adlı okul dergisini "çocuklar boş işlerle uğraşacağına ders çalışsın" diyen 'eğitim müdürlerine' rağmen on yıl öğrencilerle çıkardı. Son üç yılı, benim öğretmenim olduğu döneme denk geldi ve yazmanın; ortaya bir şeyler koymanın tadına vardık. İzmir'in köklü yerel gazetelerinden Ege Telgraf'ta çıkan ilk yazılarım da Hasan Efe'nin sayesindedir.
Rehberlik denen birimin, odada tüm gün oturup maaş almaktan ibaret görüldüğü bir dönemde elinin yetiştiğince tüm öğrencilerle ilgilenen ve bende yeri ayrı olan Rumeysa hoca... Lise 1'de son sınavlara girerken 12 dersin 9'undan 1 almış halde, son bir ayda çalışıp sınıfı geçebileceğime inanmama katkısı inanılmazdır. Üç yıl sonra Türkiye'de iki bininci olup İÜ'ye girebildiysem; emeği çoktur.
Cemil Tombaz hocama da ayrı parantez açmalı. Esprileri sınıfı kırar geçirirdi,çok severdik. Tarih kitaplarına merak saldıktan sonra, 'ne okumalı?' noktasında yardımcı olmuş, mesela İbrahim Kafesoğlu'nun Türk Milli Kültürü kitabıyla beni ilk o tanıştırmıştı.
Ve Gülsevin hoca... Harita çizerek tarih anlatması... Sunum hazırlatması... dönem haritaları, eski gazete kupurleri ve çeşitli eski belgelerin fotoğraflarını bilgisayarda göstererek anlatması 2007-2008 şartlarında gerçekten önemli.
TC Yurdanur Yıldız Suyolcu da çok özeldir. Birkaç kez hiçbir mecburiyeti olmamasına rağmen öğretmenler odasında zaman ayırıp bazı konulara ekstra çalışmama yardımcı olmuştur. Bu sayede İzmir çapında bir sınavda ufaktan derece yapıp dershanelerden kallavi indirimler kazanarak; üniversite sınavı için özgüven kazanmama yardımını unutamam.
Ercan Bahadır ve Mehmet Ekrem Yaşa hocalarımızdan Çehov'u öğrendik; lise çapında başarılı sayılabilecek bir oyun çıkardık (Sevgili Doktorum) ve Ziya Gökalp Kültür Merkezi'nde oynadık...
Neşe Toğan, şair İsmet Özel'den bana ilk bahseden kişidir. Özgür düşünme noktasında çok şey öğrendiğim, müfredatta gecikse de ders anlatımından çok zevk aldığım bir hocaydı. Canan Başkan'ı da atlamamak gerek. Zerrin Özer'e çok benzerdi, tam bir Cumhuriyet kadınıydı. Atatürk'ü her hoca anlatırdı, ama Atatürk'ü anlatmak deyince akla ilk o gelecek kadar çok anlatırdı. Bir de İsmail hoca vardı. O ise, özellikle şiir konusunda çok fazla yeni ve çeşitli ismi hayatıma katmıştı; Cengiz Aytmatov okumalarım onunla başladı. Derslerimize girmemesine rağmen Şehriye Arslan hocamı da anmalıyım.
Sosyoloji dersine Melih Bakır hocam girmişti. Ufuk açıcı anlatımı unutulmaz, dersi domine ederdi. Eşi Emine Bakır hocam da sanat tarihi konularına ilgimi çeken kişidir. Prof. Oktay Aslanapa'nın kitaplarını sahaflarda görünce dayanamıyorsam, biraz da onun sanat tarihi ve resim derslerinin etkisidir.
Yılmaz Cantekin hocamdan da bahsetmeli. Bugün hala geist ve tin kavramını duyduğumda; o konuyu anlatırkenki ses tonu; o sıcak İzmir günü aklıma gelir. Bana değer katmış hocalarım arasındadır, George Orwell başta olmak üzere birçok yazara ilk onun tavsiyesi ile girişmişimdir.
Üniversite'de Mehmet Samsakçı, Nuri Sağlam ve Ali Şükrü Çoruk hocalarımın dersleri kadar; odalarına gidip sorduklarım da aklımda. Boş vakitlerde izin verdikleri kadar, resmiyette alamadığım seçmeli derslerine ve yüksek lisans derslerine de girerdim...
Osmanlı Türkçe'sini öğrendiğimiz Enfel Doğan... Özellikle seçmeli derslerindeki hava farklı olan Feryal Korkmaz...
Farklı yaklaşımları ile Halkbilimi ve edebiyatını bambaşka yönleriyle düşündürebilen Abdulkadir Emeksiz'in hocalıkları başkaydı. Ödevleri zevkli ve öğretici tecrübeleri tetikleyen bir hoca profili.
Osman Fikri Sertkaya'nın efsanevi dersleri... Kemal Yavuz hoca... ve daha niceleri.
Şimdilerde Kazan Federal Üniversitesi'nde hayatımda yeri olan hocam Alfiya Yusupova...
Bilimsel danışmanım Гульназ Мугтасимова...

Hepinizin ve tüm öğretmenlerin öğretmenler günü kutlu olsun...
Belki listede eksikler çok. Bunlar bir oturuşta aklıma gelenler.