Maksim Gorki, Benim Üniversitelerim adlı
otobiyografik romanına Kazan’da bir üniversite öğrencisi olacağına sevinen bir
başlangıcı uygun görmüştür. Yaşadığı şehirden ayrılıp, büyükannesini belki de
son kez görerek üniversite okumak için Kazan’a gelir. Ancak hayat şartları onu
okuldan ayıracak, belki de ‘hayat okulu’ geyiğinin literatürdeki dayanağını
oluşturacak bir tanımlamayla isimlendireceği romanındaki hatıralarını tarihselleştiren
günler başlayacaktır.
Gorki’den yaklaşık bir asır sonra ben de bu
şehre içinde eğitimin yer aldığı planlarla gelmiştim. Kazan, ne kadar
Tataristan Özerk bölgesinin başkenti ve Tatar şehri olsa da, Rusya’nın tüm
özerk bölgelerinde olduğu gibi bir Rus şehri.
Ve şehre indiğimde aklıma gelen
ilk şey Aldoux Huxley’in Orwell karşısında kazandığı zafer oldu. Bu iki
distopya yazarının da çok yerinde tespitleri vardı, Orwell’ın da doğrulanmış
birçok öngörüsü örneklendirilebilir. Fakat Soğuk Savaş’ın öteki yüzü koskoca
Rusya’ya indiğinizde acemi kapitalist bir ülke buluyorsanız, Huxley haklı
çıkmış demektir.
Kazan, Rusya’nın en cazip üçüncü kenti
olarak Moskova ve Petersburg’un ardındaki yerini alıyor. Rusya Mühendisler
Birliği’nin 2013 yılında 165 şehirde 13 ayrı endeksi temel alarak yaptığı
araştırma, 70’ten fazla göstergeye göre yorumlandı. Kazan böylece “Rusya’nın
üçüncü başkenti” unvanını bir kez daha perçinlemiş oldu.
Bu güzel şehir, kaba bir benzetmeyle
Türkiye’de öğrenci şehri olarak adlandırılan Eskişehir gibi denebilir. Bu iki
şehrin tiyatrolara verdiği değer ve salonları doldurmaları açısından benzerliği
de var. Zaten Kazan, 2014 Türk Dünyası Kültür Başkentliğini Eskişehir’den
devralmıştı.
Huxley & Orwell (bu kadar gülünecek ne vardı?:) |
Türklerin İdil, Rusların Volga dediği nehrin
bir kolu üzerine yaklaşık bin yıl önce kurulmuş Kazan. Şehrin yanında uzanan bu
güzel akarsuyun adı Kazanka. Gorki bu şehirde geçirdiği dönemde, geceleri suyun
sesini dinlemeye gittiğinden de bahseder. Acaba suyu Kazanka’da mı dinliyordu
yoksa yanında çalıştığı Ukraynalı denen adamla gittikleri köylerde Volga’nın
ana gövdesine mi kulak kesiliyordu? Bunu bilmiyorum ama Kazan’ın İdil üzerine
kurulması, Mustafa Kemal’in “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir” komutunda
Ege’yi kastetmesine benzer bir imge içerir.
İdil'in kollarından Kazanka'nın (bir diğer adıyla Kazansu) hemen yanına kurulmuş Kazan Kremlin'i. Fotoğraf: Ahmet Balcı, Mayıs 2015 |
Adını Bolşevik devrimci Nikolay Bauman’dan
alan Bauman Caddesi, İstanbul’dan gelenler için aşina bir yüz, herkes için
güzel bir nefes alma imkânı. Bir nevi Kazan’ın İstiklal’i. Bir ucu Kul Şerif
Camii ve Kazan Kalesi ile Tataristan Cumhuriyeti Başkan’ının konutunu da
barındıran Kremil’e çıkan Bauman’ın diğer ucu şehrin kalbine gidiyor. İki
yanınızda zevkli mimarileriyle binaları seyran edebileceğiniz estetik bir
cadde.
Zaten Kazan’da bina estetiği şehir merkezine
hapsedilmiş, başka semtlere sıçramasına önlem alınmış gibi. İnsanlar genellikle
rüzgârı kesmek için dikdörtgen şeklinde konumlanmış enlemesine uzun dört
binanın çevirdiği, ortasında çocuk parkı, market, anaokulu gibi küçük binaların
yer aldığı tekdüze sitelerde yaşıyor.
Peki milyonlarca yürek tek bir soru, Rus
kızları güzel mi? Rusya’ya gittiyseniz, tüm eş dost akrabanın ortak sorusu bu
oluyor. Herkes kendi üslubuna göre efsanenin gerçek olup olmadığını öğrenmeye
çalışıyor. Cevap vermeden önce Kadir İnanır’ın kendini atom fiziğine adamış bir
akademisyeni oynadığı filminde geçen meşhur cümleyi anmak istiyorum. Bir
zenginin hoppa kızı ve arkadaşları tarafından hor görülmesine içerleyip bilim
adamlığını bırakmaya karar veren Ali’ye yardımcısı şöyle der: “Seni hep ilim,
irfan, hesap, kitap… bu işlerle tanıdık. Sen âlim adamsın, başka ne iş bilirsin
ki?”.
Ben de bu sorulara böyle cevap veriyorum.
İşte ilim, irfan, hesap, kitap…
Latife bir yana, Kazan yaşanılası bir
şehir.
Ahmet Balcı, Aralık 2014, Kazan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder