18 Ekim 2015 Pazar

Kazan şahsında, acemi kapitalist bir dev (Kazan İzlenimleri- 1)



   Maksim Gorki, Benim Üniversitelerim adlı otobiyografik romanına Kazan’da bir üniversite öğrencisi olacağına sevinen bir başlangıcı uygun görmüştür. Yaşadığı şehirden ayrılıp, büyükannesini belki de son kez görerek üniversite okumak için Kazan’a gelir. Ancak hayat şartları onu okuldan ayıracak, belki de ‘hayat okulu’ geyiğinin literatürdeki dayanağını oluşturacak bir tanımlamayla isimlendireceği romanındaki hatıralarını tarihselleştiren günler başlayacaktır.
  Gorki’den yaklaşık bir asır sonra ben de bu şehre içinde eğitimin yer aldığı planlarla gelmiştim. Kazan, ne kadar Tataristan Özerk bölgesinin başkenti ve Tatar şehri olsa da, Rusya’nın tüm özerk bölgelerinde olduğu gibi bir Rus şehri.
   Ve şehre indiğimde aklıma gelen ilk şey Aldoux Huxley’in Orwell karşısında kazandığı zafer oldu. Bu iki distopya yazarının da çok yerinde tespitleri vardı, Orwell’ın da doğrulanmış birçok öngörüsü örneklendirilebilir. Fakat Soğuk Savaş’ın öteki yüzü koskoca Rusya’ya indiğinizde acemi kapitalist bir ülke buluyorsanız, Huxley haklı çıkmış demektir.

   Kazan, Rusya’nın en cazip üçüncü kenti olarak Moskova ve Petersburg’un ardındaki yerini alıyor. Rusya Mühendisler Birliği’nin 2013 yılında 165 şehirde 13 ayrı endeksi temel alarak yaptığı araştırma, 70’ten fazla göstergeye göre yorumlandı. Kazan böylece “Rusya’nın üçüncü başkenti” unvanını bir kez daha perçinlemiş oldu.
   Bu güzel şehir, kaba bir benzetmeyle Türkiye’de öğrenci şehri olarak adlandırılan Eskişehir gibi denebilir. Bu iki şehrin tiyatrolara verdiği değer ve salonları doldurmaları açısından benzerliği de var. Zaten Kazan, 2014 Türk Dünyası Kültür Başkentliğini Eskişehir’den devralmıştı.
Huxley & Orwell
(bu kadar gülünecek ne vardı?:)

   Türklerin İdil, Rusların Volga dediği nehrin bir kolu üzerine yaklaşık bin yıl önce kurulmuş Kazan. Şehrin yanında uzanan bu güzel akarsuyun adı Kazanka. Gorki bu şehirde geçirdiği dönemde, geceleri suyun sesini dinlemeye gittiğinden de bahseder. Acaba suyu Kazanka’da mı dinliyordu yoksa yanında çalıştığı Ukraynalı denen adamla gittikleri köylerde Volga’nın ana gövdesine mi kulak kesiliyordu? Bunu bilmiyorum ama Kazan’ın İdil üzerine kurulması, Mustafa Kemal’in “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir” komutunda Ege’yi kastetmesine benzer bir imge içerir.
İdil'in kollarından Kazanka'nın (bir diğer adıyla Kazansu)
hemen yanına kurulmuş Kazan Kremlin'i.
Fotoğraf: Ahmet Balcı, Mayıs 2015

   Adını Bolşevik devrimci Nikolay Bauman’dan alan Bauman Caddesi, İstanbul’dan gelenler için aşina bir yüz, herkes için güzel bir nefes alma imkânı. Bir nevi Kazan’ın İstiklal’i. Bir ucu Kul Şerif Camii ve Kazan Kalesi ile Tataristan Cumhuriyeti Başkan’ının konutunu da barındıran Kremil’e çıkan Bauman’ın diğer ucu şehrin kalbine gidiyor. İki yanınızda zevkli mimarileriyle binaları seyran edebileceğiniz estetik bir cadde.
   Zaten Kazan’da bina estetiği şehir merkezine hapsedilmiş, başka semtlere sıçramasına önlem alınmış gibi. İnsanlar genellikle rüzgârı kesmek için dikdörtgen şeklinde konumlanmış enlemesine uzun dört binanın çevirdiği, ortasında çocuk parkı, market, anaokulu gibi küçük binaların yer aldığı tekdüze sitelerde yaşıyor.
   Peki milyonlarca yürek tek bir soru, Rus kızları güzel mi? Rusya’ya gittiyseniz, tüm eş dost akrabanın ortak sorusu bu oluyor. Herkes kendi üslubuna göre efsanenin gerçek olup olmadığını öğrenmeye çalışıyor. Cevap vermeden önce Kadir İnanır’ın kendini atom fiziğine adamış bir akademisyeni oynadığı filminde geçen meşhur cümleyi anmak istiyorum. Bir zenginin hoppa kızı ve arkadaşları tarafından hor görülmesine içerleyip bilim adamlığını bırakmaya karar veren Ali’ye yardımcısı şöyle der: “Seni hep ilim, irfan, hesap, kitap… bu işlerle tanıdık. Sen âlim adamsın, başka ne iş bilirsin ki?”.
    Ben de bu sorulara böyle cevap veriyorum. İşte ilim, irfan, hesap, kitap…
    Latife bir yana, Kazan yaşanılası bir şehir.


    Ahmet Balcı, Aralık 2014, Kazan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder